Gece yemek yeme sendromu

İnsanlar fizyolojik şartlarda yaklaşık olarak her 24 saatin yarısında gıda almamaktadırlar. Uyku dönemi açlık döneminin en önemli ve uzun kısmını oluşturmaktadır. İnsanlar sıklıkla uykuya son yemeklerinden 1 ila 4 saat sonra başlamaktadırlar ve ortalama 7 – 9 saat uyumaktadırlar.

Yeme bozuklukları Amerikan Psikiyatri Birliği tanı sınınflamasına göre anoreksiya nervosa ve blumnia nervosa dışında Başka Türlü Adlandırılamayan Yeme Bozukluları olarak sınıflanmıştır.

Gece Yeme Sendromu, Başka Türlü Adlanlandırılamayan Yeme Bozuklukları tanı kategorisinde yer alan altı yeme bozukluğundan birisidir. Gece Yeme Sendromu ilk olarak 1955 yılında Stunkard tarafından tanımlanmıştır. O dönemde pek önemsenmeyen bu sendrom 1990’lı yıllarda obezitenin giderek artan bir sorun olmaya başlaması ile araştırmacılar için ilgi çekici bir hale gelmiştir. Özellikle obezite hastalarında olmak üzere, normal kilolu kişilerde ve psikiyatri hastalarında çalışmalar yapılmıştır.

Gece yeme sendromu için önerilen tanı ölçütleri, gıda alımının %25’inden fazlasının akşam yemeğinden sonra olması ve/veya haftada en az iki gece uykudan uyanarak yemek yeme olmasına ek olarak sabah yeme isteğinde azalma, akşam yemeği sonrası ya da gece güçlü yeme isteği, en az dört gece uykuya başlama ya da sürdürme güçlüğü ve uyku bölünmelerinde yeme ihtiyacının duyulması olarak belirlenmiştir.

Geçmişte kullanılan ölçütlerin farklılık göstermesinden dolayı görülme sıklığını belirlemek güç olsa da görülme sıklığının %1.5 olduğu tahmin edilmektedir. Obezite kliniklerinde yapılan çalışmalarda ise görülme sıklığı %6 ile %16 arasında bulunmuştur. Obezite nedeniyle cerrahi başvurusu yapan hastalarda ise görülme sıklığı, %8 ile %42 arasında değişmektedir.

Gece Yeme Sendromunun Klinik Özellikleri

Gece Yeme Sendromu normal kilolu, fazla kilolu ve obez kişilerde tanımlanmış olan kronik bir fenomendir.  Semptomların 3 aydan uzun sürüyor olması gerekmektedir. Başvuranlarda şikayetler ortalama 5 yıldır mevcuttur. Temel semptom uykuların bölünmesi ve buna atıştırmaların eşlik etmesidir. Gece yeme sendromunun yeme düzeninin sirkadyen ritminin bir gecikmesi olduğu vurgulanmıştır. Yani  yeme ve uykunun normal biyolojik ritimlerinde bir ayrışma oluyor gece yeme sendromunda uyku başlama zamanında gecikme olmazken gıda alımında 2 ile 6 saat arasında sirkadiyen gecikme olmaktadır.

Genel olarak en temel klinik özellik günlük besin alımının akşam yemeğinden sonraki zamanlara denk gelmesidir.  Bozukluğa sahip kişiler günlük besin alımının %30-50 sini gece almaktadır. Uykudan uyanarak yeme davranışı gece uyanma ve uykuya dönmeden önce besin tüketiminin olmasıdır. Son kriterler haftada en az 2 kez bu gece yemelerinin bulunması gerektiğini belirtmektedir. Bu sendromda sabah anoreksiyası sıktır.

Sabah anoreksiyası, sabahları yemek yeme isteğinin olmaması ya da kahvaltının yapılmaması olarak tariflenmektedir. Gece yeme sendromu ve obezite ilişkisi olarak yapılan araştırmalarda birebir bir ilişki bulunamasa da gece yeme sendromu sürdükçe kilo alımının olduğu gözlenmiştir. Gece yeme sendromu olan obez kişilerde kilo vermede güçlük ve kilo alma grafiğinin yukarı doğru olduğu gözlenmiştir.

Psikiyatrik hastalıklar ile ilişkisinin incelendiği çalışmalarda bozukluğun daha çok stresli yaşam olaylarından sonra başladığı gözlenmiştir. Bunun yanında gece yeme sendromu olanlarda daha fazla anksiyete ve depresif duygu durum olduğu gözlenmiştir.

Gece Yeme Sendromlu kişilerde enerji alımları, duygudurumları, yeme paternleri, plazma melatonin, leptin, insülin, kan glukoz ve kortizol düzeyleri gibi nöroendokrin bulgulara bakıldığında akşamları artması gereken melatonin ve leptinin gece yeme sendromu olan hastalarda artmadığı gözlenmiştir. Ayrıca gece yeme sendromu olan hastalarda plazma kortizol düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Kan şekeri ve insulin düzeyleri genellikle benzerdir. Kortizol, leptin ve melatonin fizyolojik ve metabolik işlevleri düzenleyen ve sirkadiyen ritim gösteren düzenleyici hormonlardır. Melatonin normalde uykuyu sürdürmeye yardımcı olur, pineal bezde ritmik olarak üretilir.

CRH tarafından stres sırasında baskılanır. Kortizol ayrıca kronik strese yanıt olarak da salınır, bu da vücudu leptine daha duyarlı kılar. Leptin yağ dokusundan salınan beyine doygunluk sinyalini veren iştahı baskılayan ve uykunun sürdürülmesine yardımcı olan protein yapıda bir hormondur.

GYS’nin eşlik eden uyku bozuklukları ile birlikte bir sirkadiyen ritm regülasyon bozukluğu olalabileceğini, suprakiazmatik çekirdek ile mide, karaciğer ve santral sinir sistemindeki düzenleyici sistemlerin santral zamanlama mekanizmalarında ayrılmanın olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yapılan çalışmalarda beyinde serotonerjik aktivitenin gece yeme sendromu üzerinde etkili olduğu bulunmuştur.

Gece Yeme Sendromu Tedavisi

Gece yeme sendromu obez kişilerde sık bulunabilmekte olup, bazı kişilerde ise obezitenin nedenidir. Gece yemelerin beden kitle indeksinde artışa ve kilo verme tedavilerinde dirence neden olabilmektedir. Gece yemeler ise tedavi edilebilmekte ve sıklıkla tedavileri sonucunda kilo verilebilmektedir.

Ilaç tedavisinde günümüze kadar gece yeme sendromu tedavisi için yapılan çalışmaların en önemlileri serotonin sistemi üzerine olmuştur. Merkezi sinir sisteminde serotoninin düzenlenmesinin etkili bir tedavi olabileceği düşünülmektedir.

Serotonerjik ilaçlardan başka topiramatın, gece yeme sendromunda etkili bir tedavi olabileceği öne sürülmüştür. Literatürde topiramatın gece yeme sendromu tedavisinde etkili olduğunu bildiren bir olgu serisi bulunmaktadır. Hastaların büyük kısmı bitkisel ilaçları sıklıkla denemiş bir şekilde tedaviye başvurmakta ancak faydalı bir geri dönüş alınamamaktadır. Faydalı olabileceği düşünülen çeşitli ilaçlarında gece yeme sendromunda işe yaramadığı anlaşılmıştır.

Psikoterapide gevşeme ve bilişsel davranışçı yaklaşımların faydalı olduğu gözlenmiştir. Işık terapisinin etkili olduğuna yönelik yayınlar bulunmakla birlikte tartışmalıdır.

DR.Sabri Burhanoğlu - Randevu Al