İlişkilerde Manipülasyon

Manipülasyon

Diğerlerini etkileme, sömürme ve değiştirme niyeti barındıran eylemler manipülasyon olarak adlandırılır. İnsan sosyal bir canlıdır.  İnsanın, diğerleriyle etkileşimi ve ilişki kurma kabiliyeti gelişim basamaklarından biri olarak tanımlanır. İlişki içerisinde olan kişilerden herhangi birinin ilişkiye ve partnerine (bilinçli veya değil) zarar verici eylemleri istismar ya da şiddet unsurları barındırır Özellikle manipülasyon bir ilişkide deneyimlenen olumsuz durumlara örnek teşkil etmektedir.

İçeriğinde aldatmaca, duygusal ve sosyal zeka, agresyon gibi faktörleri barındıran psikolojik şiddetin bir türü olarak tanımlanan manipülasyon, saldırgan için tatminkarlık hislerini uyandırsada maruz kalan için ise stres uyandıran ve rahatsız hissettiren bir süreçtir. Özellikle romantik ilişki içerisinde olan partnerlerde ve aile içinde deneyimlenen manipülasyonun anlamlı etkileri kişinin ruh haline etki etmektedir.

Manipülasyonun Özellikleri

Manipülasyon temelinde her zaman bir aldatmaca mevcuttur. Manipülatif kişi için manipüle edebileceği diğerlerinin varlığı gereklidir. Saldırgan, yapacağı yönlendirmeler ile diğerleri üzerinde hakimiyet kurabilmekte ve kendisini memnun edebilecek sonuçlara ulaşmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda iyi bir manipülatifin ikna ve baskı kabiliyeti de kuvvetlidir. Dışarıdan gözlemlendiğinde kurban kendi rızasıyla eylemde bulunuyor gibi görülse de aslında gizli bir baskıya maruz kalmaktadır.

Manipülatiflerin sosyal zekası ve duygusal zekalarının yüksek olması gerekir. Manipülasyon uygunsuz ve kuralsız olma özelliği taşır. Manipülatif davranış manipülasyona uğrayan kişide tipik olarak öfke, korku, suçluluk, utanç ve hayal kırıklığı gibi güçlü duygular uyandırır. Kişi duygusal yeteneklerini bir araç olarak kullanarak davranışlarıyla karşısındaki kişiye gizlice bir mesaj göndermektedir.

Manipülasyonda amaç herzaman karşıdaki kişiyi sömürmek değildir. Manipülasyon hapsedilmeye veya sıkışmışlığa ilişkin verilen bir tepki olarak patolojik bir davranıştan ziyade normal bir tepki olarak değerlendirilebilir. Örnek verecek olursak mahkumlar sürece uyum sağlamaya çalışırken kendilerini korumak için manipülatif davranışlara başvurabilmektedir ve bu sosyal hayattaki manipülasyondan daha farklı ele alınmalıdır.

İlişkilerde Manipülasyon
Duygusal manipülasyondaki temel amaç diğerlerinin duygularını yönlendirerek kendine hizmet etmektir. Maruz kalan kişi üzerinde belirli oyunlar oynanması stratejik bir planın parçasıdır ve maruz kalan için tedirgin edici deneyimler yaşanır. Kurbanın algı ve inançlarını değiştirmek ve davranışlarına biçim vermek sosyal bir etki olarak değerlendirilir.

Birey için hayatında önem arz eden kişilerin düşüncelerine ters düşmek ve onlar tarafından eleştirilmek zaman zaman tahammül edilemez nitelikler barındırabilmektedir. Bu nedenle diğerlerinin kendisini eleştirmesinin önüne geçmek adına düşünce ve algılarını baltalayarak karşı tarafın bağımsız düşünme kabiliyetini engelleme sonucunda eleştirilme ihtimali azaltılır.

Duygusal manipülasyonda psikolojik semptomların varlığı gözlemlenebilir. Aynı zamanda maruz kalan kişi için intihar düşünceleri tetiklenebilir ya da baş etmek adına zararlı yollara yönelme ihtimali de söz konusu olabilmektedir. Başlangıçta maruz kalan kişi, kendisine uygulanan şiddeti görmezden gelerek süreci başlatmaktadır. Karşısındaki saldırgana yönelik kurmuş olduğu duygusal bağ zaman içerisinde kendisini ve gereksinimlerini yok sayarak şiddetin diğer türlerini de ilişkiye dahil edebilecek boyutlara ulaşmaktadır.
Saldırgan olarak tanımlanabilecek olan manipülatif birey, manipülasyona maruz kalan üzerinde belli stratejiler belirleyerek taktikler uygulamaktadır. Bu taktikler; baskı, geri çekilme, küçük düşürme, cazibe ve sessiz tepki şeklinde olabilir. Genel stratejiler; kurbanın belirlenmesi, duygu sömürüsü, gizem yaratma, saldırganlık gibi taktiklerin kullanılmasıdır.

Gaslihting

Psikolojik şiddet kavramına odaklanıldığında dikkat çeken bir yapı olan duygusal manipülasyon günümüzde “Gaslihting’’ kelimesiyle adlandırılmaktadır. Bu kavram ile gözlemlenememesi yönüyle fark edilmesi güçleşen bir psikolojik şiddetten bahsedilmektedir. Türkçe’de tam olarak bir karşılığı olmayan İngilizce’de “to gaslight someone” olarak ifade edilen bu yöntem bir manipülasyon türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Gaslighting; hedef alınan, kurban olarak ifade edilen kişinin gerçeklik algılarıyla oynayarak zihni ve dünya arasında onu bir karışıklığa sürüklemektedir. “Gaslighting’’ kelimesinin anlamsal kökeni ilk defa Patrick Hamilton’un 1938 yılında gösterime giren tiyatro oyununda karşımıza çıkmaktadır. Bu oyun şüphe ve gerilim ağırlıklı bir yapım olmakla birlikte psikolojik yönleriyle de dikkat çekmektedir. Oyunda kocasının karısının akıl sağlığına yönelik şüpheler uyandırması ve kadını akıl sağlığının yerinde olmadığına inandırma sürecinde başvurduğu hileli yönler vurgulanmaktadır. Oyun 1944 yılında “Gaslight’’adlı bir film ile gösterime girmiştir

Gaslighting uygularken ilk olarak bir kurban seçilmekte ardından bu kurbana hissettirilmeden birtakım sözel ve davranışsal baskıda bulunulmaktadır. Gizliden gizliye yapılan bu baskının, aslında kişinin kendi algısı olduğuna inandırılmaktadır. Bu sebeple de bireyin bunun bir baskı olduğunu görebilmesi ve bu durumdan kendini kurtarabilmesi bir hayli güç olmaktadır. Tespit edilmesi bu kadar güç olan bir duruma müdahale edilmesi de zor olmakta ve kişideki etkilerine bakıldığında fiziksel şiddetten daha tehlikeli sonuçlar doğurabildiği görülmektedir.

Bireyin zihni kontrol altında iken, olayları muhakeme etme yeteneği ile olayları yeniden düşünme ve değerlendirme süreci zayıflamaktadır. Özellikle çocukluk çağı travmalarına sahip bireylerin itaat ettirilmeye yatkın olduklarını ve bu duruma daha az direnç gösterdiklerine dikkat çekmektedir.

Dış bir gözlemcinin kolaylıkla fark edemediği ve sürekli karşı tarafı memnun etmeye, layık olmaya adanmış bir süreçtir. Gaslight kavramının literatürdeki varlığı çok yenidir.

Mansplaining

Bir başka manipülasyon türü olarak “mansplaining” bir erkeğin bir kadına küçümseyici bir tavırla bir şeyleri açıklaması ve ona rahatsızlık vermesi şeklinde tanımlanmaktadır. Kadınların yeteneklerinin, fikirlerinin göz ardı edildiği, onlara ait düşüncelerin erkekler tarafından dile getirildiği bu durum, aynı zamanda cinsiyetçi sosyal bir fenomendir. Literatüre yaklaşık 14 yıl önce girmiş bu kavram özellikle sosyal medya ve internet üzerinde rahat bir şekilde gözlemlenebilmektedir. Erkeğin kadına yaptığı açıklamanın içeriği genellikle kadın tarafından bilinmektedir ve erkek bu bilinçle iletişim kurmaktadır.

Love Bombing

Eskilerin bilmediği ve Y kuşağının kullanmaya başladığı “love bombing” aşırı bir şekilde ilgi ve sevgiye boğmak şeklinde ele alınmaktadır. İlk etapta olumlu bir kavram gibi algılansa da bu davranışın uygulayıcısı ve uyguladığı bağlam dikkate alındığında kişiyi rahatsız eden bir boyuta ulaşabilmektedir. Öncelikle bu davranışı sergileyen kişiye değinilecek olursa, kavramın tanımında da ifade edildiği üzere bu kişi narsisistik özellik gösteren bir kişidir. Başkasının hayatında pasif bir güç ve kontrol elde etmek için ilişkinin başlangıcındaki aşırı iletişimin varlığı narsist kişi tarafından uygulandığında bu “love bombing” olarak nitelendirilmektedir. Başlangıçta bu zaman ayırma ve ilgi kişiyi mutlu etse de zaman içinde bunaltıcı bir hal alır. Narsist kişinin bu yol ile amacı; başkalarının hayatındaki en önemli kişi halini almak ve o yeri korumaktır. Ancak bu her zaman bilinçli bir davranış olarak da sergilenmeyebilir. Bu tip bir ilişkide sevgi ve ilgisini aşırı gösteren kişinin karşı taraftan bunun benzerini veya aynısını göreceği yönünde bir beklentisi vardır. Fakat bu çoğu zaman karşılanmayan bir beklenti olarak kalır. Bir süre sonra yanlış konumlandırılmış sevgi dolayısıyla iletişim kopar ve ilişki sonlanır.

Karanlık Üçlü Kuramı

Bu kuram manipülasyon ile doğrudan bağlantılı bir kuram olması açısından önemlidir. Kişinin işlevselliğini klinik bir boyuta taşıyacak kadar kötüleştirmeyen ancak olumsuz olarak nitelendirilen Makyavelizm, Psikopati ve Narsisizm şeklindeki üç kişilik özelliğini temsil eden bu kuram özellikle de grandiyözite, manipülasyon ve tepkisellik gibi kişilik özellikleri ile bağdaştırılmaktadır. Psikopati ve Narsisizm klinik pratiğimizde kullandığımız kavramlar olsada Makyavelizm Nicolo Machiavelli’nin düşüncelerine dayanmaktadır.

Makyavelizm, ismini Niccolo Machiavelli’nin Prens (1532) kitabında politik güç elde etmek için çıkarlar doğrultusunda etik dışı davranımların olması gerektiğini savunan düşünceye dair anlattıklarından almaktadır. Sosyal ilişkilerini rahatlıkla feda edebilen, yüksek dürtü kontrollü, stratejik taktikler kullanan manipülatörler olarak tanımlanan Makyavelistler, herhangi bir etik ve ahlaki kuralı yıkmaktan çekinmeyen hırslı kişilerdir. Bu kişilik özelliğine sahip bireyler kuşkucu bir bakış açısıyla ilişkilerine yaklaşırlar. Etik değerleri önemsemezler ve amaçlarına ulaşmak için her türlü manipülasyon mübahtır. Duygusal farkındalıkları düşük olduğu gibi aldıkları kararların duygusal sonuçlarından ziyade getirilerini önemseyerek hareket ederler. Durumlardan duygusal olarak uzak kalabilmeleri sayesinde de manipülasyon esnasında arkadaşça taktikler ve suçluluk duygusunu kullanırlar. Bu bireyler özellikle iş yaşamında kendilerini çok iyi gösterdikleri için, Makyavelizm endüstriyel psikoloji alanında özellikle araştırma konusu olmuş, diğer psikolojik rahatsızlıklarla bağlantısı pek kurulmamıştır.

DR.Sabri Burhanoğlu - Randevu Al