Panik ve Agorafobi Yelpazesinde Klinik Durumlar
Psikiyatride tanı koyma genellikle battı tıbbının uygulandığı ülkemizde Amerikan Psikiyatri Birliğinin kategorik tanı sınıflaması olan DSM sistemi ile ilgili olmaktadır. İyi klinisyenler bu ölçütlere bakarak tanı koymazlar. Bilimsel çalışmalarda özellikle bu kategorik tanısal değerlendirme sistemleri hastaları sınıflamada çok işe yaramaktadır. İşte bu kategorik sınıflamaya uymayan ancak klinisyenlerin yine de büyük oranda ciddiye aldığı semptom grupları vardır. Panik bozukluğunda bu semptomlardan bahsedeceğim. Bu gibi durumlar için genellikle spektrum (yelpaze, çeşitlilik anlamına gelmektedir) terimi kullanılmaktadır. Bu klinik durumların önemi genellikle tanı konmadan önce uzun zamandır hastada bulunan belirtiler olmasıdır.
1) Ayrılma duyarlığı
Çocukluk döneminde ayrılma öyküsü olsun ya da olmasın, erişkin panik bozukluğu hastalarında “ayrılma duyarlığı” hayatları boyunca yaygın olarak bulunmaktadır. Evde tek başına kalamama, evden ya da işten yalnız ayrılamama gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.
2) Panik benzeri belirtiler
DSM tanı sistemine göre panik atak tanısı koyabilmek için yeterli olmayan ancak kişinin panik atak kadar işlevselliğini ve hayat kalitesini bozan durumlar mevcuttur. Bu belirtiler bazen oldukça korku verici otonomik, nörolojik belirtiler olabilmekte ve bu belirtiler kaçınma davranışlarının oluşmasıyla sonuçlanabilmektedir.
3) Stres duyarlığı
Panik bozukluğu belirtilerinin ilk kez ortaya çıkışı öncesinde genellikle bir yakının ölümü, eşinden ayrılma, trafik veya iş kazası, kavga veya çatışma gibi stres verici yaşam olayları görülmektedir. Yaşam sorunları, aşırı çalışma ya da günlük rutini aksatan olaylar panik atağını tetikleyebilmektedir. Bunun sonucu olarak da “olumsuz olaylardan ve günlük rutinde değişim yapmaktan” kaçınma eğilimi gelişir. Kaçınma davranışı tedavi seyrinde en önemli belirteçlerden biridir.
4) Madde ve ilaç duyarlığı
Panik bozukluğu olan hastalarının çeşitli maddelere karşı duyarlılık gösterdikleri iyi bilinen bir durumdur. Tedavi için başladığımız ilaç hatta atağını geçirmek için verdiğimiz ilaca bile korkarak yaklaşmaktadırlar. Bu hastalar ilaç prospektüslerini dikkatle okumakta ve en nadir görülen yan etkilerin bile onlarda görüleceğine dair inanç taşımaktadır.
5) Beklenti kaygısı ve alarm durumu
Bu alan beklenti anksiyetesi ve “alarm durumu” olarak iki alt alandan oluşmaktadır. Beklenti anksiyetesi, DSM-IV-TR panik bozukluğu tanı ölçütlerinden biridir. İlk panik atağında kalp krizi geçirdiği korkusu ile acil servise giden kişi sonraki dönemlerde kalp krizi geçirmekten değil aynı nöbeti bird aha yaşamaktan korkmaktadır. Yani bir nevi “korkudan korkma” durumu söz konusudur. Bu sürekli endişe hali uyumu bozucu çeşitli davranışlara yol açabilmektedir.
6) Agorafobi ve diğer fobiler
Agorafobi kendini güvenli hissetmeme ile ilgili olarak stereotipik kaçınma davranış kalıbıdır. Tipik agorafobik durumlar yalnız evde kalma; halka açık yerlerde bulunma; asansöre binme; otobüs gibi toplu taşıma araçlarını kullanma; tünel, köprü ve kalabalık yerlerde bulunma durumlarında ortaya çıkmaktadır. Panik bozukluğu kliniğinde fobik ve kaçınma davranışlar önemli yer tutmaktadır. Agorafobi ile panik bozukluğun ayrımı hakkında konu ile ilgili otörler halen fikir birliğine varmış değildir. Aynı hastalığın parçası mı, ikisi birbirini mi takip ediyor yoksa farklı bozukluklar mı? Bu konuda tartışma devam etmektedir. Bunun yanında hastalarda sosyal fobiler de ortaya çıkmaktadır.
7) Hastalık korkusu ve hipokondriyazis
Hipokondriyazis panik bozukluğundan ayrı psikiyatrik bir hastalıktır. Panik bozukluğu olan hastalarda hipokondriyazis belirtileri sık görülmektedir. Internetten sık sık hastalıkları araştırma özellikle kardiyovasküler, norolojik, gastrointestinal ve onkolojik hastalıklarla ilgili hipokondriyak uğraşılar mevcuttur.
8) Güvence arama davranışı
Panik bozukluğu olan hastalar yanlarında pet şişede su, sakinleştirici taşıyarak veya eş-dost-akrabalarını yanına alarak dolaşmaktadırlar. Bu güvence arama davranışıdır. Güvence arama arzusu arttıkça hastalar bağımlı hale gelirler. Hastaların sık acil servise başvurma; sık tıbbi tetkik yaptırma ve hatta hekimlerle “arkadaşlık ilişkisi” kurarak aradıkları güvenceyi sağlamaya çalıştıkları görülebilmektedir.
Sonuç olarak ayrıntılı bir ruhsal durum muayenesi sonrası, Panik Bozukluk tanı kriterleri karşılanmasa bile yukarıdaki belirti kümesi tedaviyi haketmektedir. Bilişsel yaklaşımlı psikoterapi ve gerektiğinde medikal tedavi uygulanmalıdır.