Narsisistik Kişilik Bozukluğu

Narsist (doğrusu narsisist) kelimesine artık gündelik hayatta ve medya da daha sık rastlamaya başladık. Ruh sağlığı profosyonellerinin kullanımı dışındaki bu kullanımlara baktığımda genellikle “bencil” “küstah” kelimelerine yakın anlamda bir kullanıldığını görmekteyim. Bu yazıda biraz bu kişilikten bahsedeceğim.

Narsisizm, kendilik psikolojisine göre bir kişilik bozukluğu, nesne ilişkileri kuramına göre ise bir kişilik örgütlenmesidir.

Toplum içerisinde narsisistik kişilik bozukluğunun görülme sıklığı, %1 civarında seyretmekle birlikte narsisistik kişilik bozukluğu tanısı konulan kişilerin %70 ten fazlası erkektir.

DSM-V’e göre aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, büyüklenme (düşlemlerde ya da davranışlarda), beğenilme gereksinimi ve eş duyum yapamama ile giden yaygın bir örüntüdür. Temel özellikleri aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.

  1. Büyüklenir (Başarılarını ve yeteneklerini abartır, gösterdiği başarılarla orantısız bir biçimde, üstün bir biçimde görülme beklentisi içindedir).
  2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır durur.
  3. “Özel” ve eşi benzeri bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da üstün diğer kişilerce (ya da kurumlarca) anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki kurması gerektiğine inanır.
  4. Çok beğenilmek ister.
  5. Hak ettiği duygusu içindedir (özellikle kayırılacak bir tedavi göreceğine ya da her ne istiyorsa yapılacağına ilişkin anlamsız beklentiler içerisinde olma).
  6. Kendi çıkarı için başkalarını kullanır (kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarını 
kullanır).
  7. Empati yapamaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamak 
istemez.
  8. Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır.
  9. Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş davranışlar ya da tutumlar sergiler.

Narsisistik kişilikte çeşitli kuramlar mevcuttur. Bu kuramlara bir sonraki yazımızda değineceğiz. Nesne ilişkileri ve kendilik psikolojisi kuramları, bu bozukluğun oluşumundaki ruhsal süreçlerin anlaşılması ve tedavisi konusunda önemli katkılar sağlamıştır. Her iki kuramda da vurgulanan nokta, yaşamın erken evrelerinde ebeveyn-çocuk ilişkisindeki bozukluk ya da yetersizliğin bir ürünü olduğudur. Ebeveyn, gelişim evresine özgü gereksinimlerini karşılamak bir yana çocuğunu kötüye kullanır. Böylesi bir ebeveynle birlikte büyümek zorunda kalan çocuk, ilkel bazı savunma düzenekleri kullanarak yaşamda kalabilme çabası içine girer. Güncel yaşamı ve etkileşim biçimi, çocukluk döneminde çaresiz bırakıldığı koşullara karşı geliştirdiği ilkel ve uyum bozucu davranış örüntülerinden oluşur.

Ebeveyn Çocuk İlişkisi

Bazı anneler duygusal olarak soğuk ve istismar edicidir. Çocukları, kendi mükemmeliyetçi ve duygusal ihtiyaçlarını tatmin edecek nesneler biçimine sokmak için onların ayrılma bireyleşme ihtiyaçlarını göz ardı ederler. Çocuğun gerçek bireyleşmesi, annenin idealleştirilmiş yansıtmalarıyla yankılandıkça sancılı bir sürece girer. Annenin idealleştirmesiyle özdeşleşen çocuk, anne tarafından başarısız olarak algılanmasına ve buna bağlı olarak ortaya çıkacak depresyona karşı savunma yapmak amacıyla “büyüklenmeci kendiliğini” korur.

Çok küçük çocuklarda kendilik saygısı, yaşamındaki önemli diğer kişilerce derinden ve koşulsuz sevildiği, kabul edildiği, önemsendiği, bedensel ve duygusal olarak beslenmeyi hak eden bir varlık olduğu inancına bağlıdır. Sağlıklı bir anneyle kurulan ilişkide bebeğin iç dünyasında olumlu yaşantı anıları birikir. Kendisinin önemli, değerli, sevilmeyi ve bakılmayı hakeden bir varlık olduğu duygu ve inancı gelişir. İlkel narsisizmden daha olgun düzeyde yeralan öz değerlilik duygusu ve kendilik saygısı yönünde bir gelişim olur. İhmal edilme, reddedilme sonucu çocuğun bu gereksinimleri karşılanmazsa kendini değersiz bir varlık hisseder. Bebek kendi bedeninden sonra keşfettiği ikincil nesnesi olan annesinin tutarsız, değişken, reddedici, duygusal olarak terk eden tutumu nedeniyle düş kırıklığı ve dış dünyaya karşı bir güvensizlik geliştirir.

Sevgi yatırımı için seçtiği ikincil nesne olan annesinin yanlış bir yatırım alanı olduğunu sezinler. Ardından bu sevgi yatırımını geri çekip, birincil nesne olarak keşfettiği ve güvendiği kendiliğine yatırır. Tutarlı dengeli ve öngörülebilir alan kendi iç dünyasıdır.

Bu tür bir anne bebek ilişkisi çocukta dış dünyanın tehlikeli, düşmanca, değişken ve öngörülemez bir ortam olduğu inancı ve temel güvensizlik duygusu geliştirir. Toplum çocuğun iç dünyasına, ebeveynin açtığı kapıdan girebilecekken, kapının dışında bırakılır. Tek çıkış yolu anneye sımsıkı sarılarak sadık ve bağımlı kalmaktır. Ayrıca annenin bu olumsuz tutumu, narsisistin üstbenliğine katılan ve ona olumsuz sözler söyleyen, değersizleştiren bir ses haline gelir.

Narsisistik hastaların geçmişinde çok sık rastlanan bir özellik, üstü örtülü ancak şiddetli saldırganlığı olan müzmin soğuk ebeveyn figürleridir. Aile yapılarına bakıldığında, yüzeysel olarak iyi organize edilmiş bir evde yüzeyde iyi işlev gören ama bir ölçüde hissiz, ilgisiz ve söze dökülmeyen, “kindar” saldırganlığı olan bir ebeveyn figürü görülmektedir. Çocukta böyle bir çevrede şiddetli oral engellenme, gücenme ve saldırganlık geliştiğinde, aşırı haset ve nefrete karşı savunma ihtiyacı doğmaktadır.

Klinik ve tanı

Karmaşık psikodinamik kuramları bir sonraki yazıya bırakıp biraz kliniğine değinelim. Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişileri tanımak oldukça zordur. Dışardan renkli, ihtişamlı, mutluluk vaat eden insanlardır. İçeride ise bencil tutumlar, tutarsızlıklar, çoğunluğu palavra olan yalanlar mevcuttur. Sürekli manipule etmeye çalışır, davranışları içtenlik ve doğallıktan uzaktır. Güçlü olup hüküm sürmediği ortam ve zamanlarda mağdurdur. Eğer narsisistik yapısını desteklemeyen bir eşe sahipse o eşle evlilik yürütmesi zordur.  Empati yeteneği zayıf olduğundan suça karışabilirler.  Antisosyal kişiliklere göre karıştığı suçlar daha karmaşık ve yakalanma-cezalandırılma olasılığı düşük suçlardır. Pohpohlama, övülme, değer görme ye aşırı düşkün olduklarından bunu sağlamak için verici olurlar.  Almaya duyarlı vahşi kapitalist toplulumlarda yükselme olasılıkları yüksektir. Sömürmeye meyillidirler. Duyguları, emeği, parayı sevgiyi sömürür ortaya çıkan posayı fırlatıp atarlar. Kadir kıymet bilmez, materyalisttirler. Debdebe ye, güce, şan ve şöhrete değer verirler. Kayırma, kayrılma, kaytarma, kaypaklık potansiyelleri yüksektir. Sevgilileri uzaklaştıkça kovalar, yaklaştıkça kendi kaçıp uzaklaşır.

Bu gibi kişiler kocanız, patronunuz, ev arkadaşınız, iş arkadaşınız olabilirler. Yukarda saydığım özelikler alenen olduğu gibi gizli ve dışa yansımayan şekilde olabilir.  Yıkıma uğramadıkça veya ek bozukluk çıkmadıkça psikiyatriste başvurmazlar. Geçici narsisistik yıkım depresyon ile karışabilir. Ayrıcalıklı tedavi veya davranış beklerler.

Sözü geçen bu özellikler den bazısının bulunduğu kişiler narsisist kişilk bozukluğu olamayacağı gibi, olamaması da bozukluğun olmadığı anlamına gelmez. Tanısal değerlendirme de iyi bir klinik gözlem yanında projektif testler veya aile görüşmeleri faydalı olur.

DR.Sabri Burhanoğlu - Randevu Al