İntikam ve Öç Alma
İntikam ve öç alma muayene veya terapi seanslarında zaman zaman karşılaştığımız duygulardandır. Bu yazıda intikam ve öç alma kavramları ile ilgili genel bir bilgi vermek istiyorum.
Kelime anlamı olarak intikam toplumda çok kullanılsa da aslında birçok anlamı içeriğinde barındırır. En geniş karşılık bulduğu kavram öç almadır.
Öç almayı nasıl tanımlayacağız; literatürde çeşitli tanımlamalar mevcut. Genel olarak öç alma “algılanan haksızlık karşılığında zarar verici bir cezanın uygulanması” şeklinde tanımlanabilir.
Öç almanın gelecekte olası bir saldırganlığın önüne geçme güdüsünden kaynaklandığı veya hesaplaşma, ahlaksal bir ders verme ve benlik değerini onarma isteklerince güdülendiğine dair bildirimler mevcuttur. İntikam kavramı ile karıştırılan diğer kavramlara göz atacak olursak;
Misilleme (retaliation) genellikle hızla verilen bir tepkidir, temelde caydırıcılık özelliği taşıdığı söylenir. Duygulanım içermez. Ancak “öç alma” misillemeden farklı olarak öç alacak kişinin yaşadığı rahatsızlık duygusundan (öfke) kurtulması amacını taşır.
Karşılık verme de (retribution) ise yapılan eylemler yoğunluk açısından öç almaya göre daha az yoğundur. Düşmanca davranış genel anlamda öç almadan farklıdır. Öç almadan kaynaklanan saldırgan davranışlar genel düşmanca bir tutumdan çok, kişiye karşı yapılmış yanlış davranışlara verilen tepkiler olarak haklılaştırılabilir.
Hukuk tarihi penceresinden bakacak olursak adaleti sağlamanın ilk yolu kişisel öç alma olarak tezahür etmiştir. Daha sonra “kısas” devreye girmiştir. Halen dini hukukla yönetilen ülkelerde “kısas” şeklinde cezayi uygulamalar mevcuttur.
Öç almak isteyen kişiler genel olarak onaylanmasalar da öç alma eylemleri evrensel olarak ne ayıplanır ne de bu eylemlere göz yumulur. Öç almanın olumsuz ancak tipik bir insan davranışı mı yoksa evrensel olumlu bir davranış mı tartışmalıdır. Öç almanın ahlaksal bir görev olduğu toplumların hala varlığı bunu olumsuz görmemiz gerektiğini düşündürmektedir. Ceza kanunumuz ve modern evrensel hukuk adaleti kişinin kendisinin sağlamasını yasaklamıştır.
Kin ya da öç alma adaleti onarmak için verilen bilişsel ve davranışsal tepkiler olabilir. Bu açıdan bakacak olursak öç alma kişiler arası bir suçun tazmini için suçlu kişiye karşı gönüllü olarak gerçekleştrilen saldırgan bir eylemdir.
Öç alma teraziyi dengelemek, karşı tarafa ahlaksal bir ders vermek veya çevresinde kendisine karşı oluşan görünüşü kurtarmak amaçlarını da taşıyabilir.
Bu konuda yapılan araştırmaları değerlendirecek olursak öç almaya yatkın kişilerin uyumsuz ve duygusal açıdan tutarısız olduğu ilişkisi kurulmuştur. Öç alma duygusuyla düşmanca toplumsal davranış, düşük düzeyde psikolojik iyi oluş, olumsuz duygulanım, düşük yaşam doyumu ve duygusal tutarsızlık arasında doğru ilişki; psikolojik sağlamlık, bağışlama isteği ve uyumluluk arasında ise ters ilişkiler bulunmuştur. Öç almacı bireylerin daha kolay sinirlendiğini ve incindiği de saptanmıştır.
Öç almadan bu kadar bahsetmişken bağışlama kavramının tanımı da yapalım. Bağışlama çoğunlukla öç alma duygularının ya da davranışlarının bulunmamasına ya da bunlardan vazgeçilmesine vurgu yapılmaktadır. Bağışlama, bireyin haksızlığa tepki olarak olumsuz duyguları, düşünceleri ve davranışları bırakması, bazı durumlarda da olumlu tepkiler vermesi olarak tanımlanabilir.
Klinikte intikam veya öç alma duygu düşünce ve davranış ekseninde özellikle kişilerarası ilişkilerde bize yol göstermektedir. Benim için klinik önemi daha yüksek olan adalete duyarlılık konusuna giriş yapma açısından bu kavramlardan bahsetmek istedim. Adalete duyarlılık konusunu sonraki yazılarda ele alacağız.