Evlilik Uyumu ve Doyumu
Evlilik uyumu ve evlilik doyumu çoğunlukla birbirlerinin yerine kullanılan iki farklı kavramdır. Birbiri ile etkileşen, evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birliği yapabilen ve sorunlarını olumlu bir şekilde çözebilen çiftlerin evliliği uyumlu bir evlilik olarak tanımlanır. Evlilik uyumu ayrıca çiftlerin uyumlu birlikteliklerinin sonucu olarak evlilik hayatındaki memnuniyeti ve mutluluğu da tanımlar. Bu noktada evlilik doyumuna benzer. Doyumlu çiftler aynı zamanda uyumlu oldukları için sıklıkla birbirinin yerine kullanılan terimlerdir. Doyum kavramı genellikle kişinin ilişkisini öznel değerlendirmesi olarak tanımlanır.
Evlilik doyumunu açıklamak için geliştirilmiş birçok kuram bulunmaktadır. Kuramların sadece birkaçından aşağıda bahsedeceğim.
Sosyal Mübadele Kuramları: Bir çok kuramı içinde barındıran bu kuramdan bu yazıda ödül- bedel kavramından bahsedeceğim.
Ödüller ve bedeller kurmının temel varsayımı, insan ilişkilerinin ödül bedel mübadelesine dayandığıdır. Buna göre, insanlar fazla ödül alıp, düşük bedel ödeyecekleri ilişkileri tercih ederler. Ödül bir ilişkiden alınan haz ya da doyum olarak tanımlanırken, bedel bireyin ödülü alabilmesi için yapması gereken fedakarlıktır.
Bu kurama göre bir kişinin bir ilişkiyi başlatabilmesi için ödül sağlayabilmesi gereklidir. Başkalarını ödüllendirebilmek için gerekli olan ödüller neler olabilir?
- fiziksel sağlık ve kuvvet,
- başkaları için yeni bir deneyim kaynağı olmak,
- bedelleri azaltacak etkileşim becerilerine sahip olmak,
- duygusal istikrarlılık ve kontrol,
- uyum sağlayabilirlik ve hoşgörü,
- başkalarına yönelik iyi niyetli bir tutuma sahip olmak
Tutum ve değer benzerliği ödüllendiricidir. Kişinin başkası ile aynı düşüncede olduğunu açıklaması ya da onun değerlerini desteklemesi onun için ödül oluşturacaktır. Bazı insanlar kendilerini nasıl değerlendirmeleri gerektiği, yetenekleri ve değerleri konusunda belirsizlik yaşarlar. İki insanın birbirlerinin benlik değerlendirmelerine ilişkin fikirler taşımalarıda ödüllendiricidir.
Bu konudaki bir başka faktör de “statü” dür. Genellikle insanlar kendi statü ve sınıflarındaki bireylerle ilişki kurarlar. Farklı statüden tercih yapma durumunda kaldıklarında yüksek statüdeki insanları tercih ettikleri gözlenmiştir. Bunun nedeni kişilerin yüksek statüdeki kişiyle birlikte olarak onun elde ettiği ayrıcalıklardan elde edebilmesi veya saygın bir kişi ile birlikte olarak saygınlığını artırmak istemesi olabilir. Küreselleşen kapitalist dünyada son yıllarda bu istek daha çok artmaktadır.
Bu kuramın ana fikri bireyler kazançlarını en yükseğe çıkaracak etkinlikler ve etkileşimler seçerler. Beklediğinden daha az ödül alması kazancını düşürür. Evlilik doyumu sağlanacak kazancın en açık şekli olarak görülebilir. Birinin evlilik ilişkisinde ödülleri bedelden sayıca üstün geliyorsa, evliliği bir bütün olarak olumlu olarak görür, buda evlilik doyumunun yüksek olduğu anlamına gelmektedir.
Öğrenme Kuramı: Öğrenme kuramı aşk ve evliliği tepkisel ve edimsel koşullanma ilkeleri ile açıklamaya çalışmaktadır. Bireylerin birbirine yönelik davranışları, özellikle pekiştirmenin temeli olarak kabul edilmektedir. Evlilikte eşlerin birbirlerine yönelik davranış ve algılamalarında geçmiş yaşamlarındaki bu öğrenmeler etkili olabilmektedir.
Sevginin Evrimi Kuramı: İkili ilişkilerdeki davranışların üç temel nedeni vardır: bunlardan birincisi, eşe bağımlı davranma, korunma ihtiyacından kaynaklanmaktadır. İlk korunma ihtiyacını anne tarafından karşılandığı düşünülürse, yetişkinlikteki eş seçiminde, ebeveyne benzeyen kişiler tercih edilir. İkinci olarak, eşler birbirlerini yetişkin olduğu kadar çocuk olarak da görmektedirler, dolayısıyla korunma kadar koruma ihtiyacı da duyarlar. Üçüncü ise cinsel ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar sevgi ye evrilmektedir.
Bağlanma Kuramı: Eşlerin birbirleri olan etkileşimlerini ve bağımlılık algılarını açıklayan yaklaşımlardan biri de Bowlby’ın “Bağlanma Kuramı”dır. İlk çocukluk yıllarında anne figürüne bağlanmayı açıklamak için geliştirilen kuram, yetişkinlikteki evlilik ilişkilerini de içerecek şekilde genişletilmiştir. Bowlby bağlanma kuramında, bireylerin bebekliklerinde anne figürü ile kurdukları ilişkilerin niteliğinin, daha sonraki yıllarda başka kişilerle kuracakları ilişkilerinde bir rehber olarak işleyeceğini ileri sürer. Bağlanma kuramına göre, ebeveynin çocuğu ile olan ilişkileri sonucu çocuk, kendisi ve başkaları hakkında zihinsel temsiller oluşturur ve bu zihinsel temsiller ileri yıllardaki yakın ilişkilerinde bir model işlevi görür.
Kişiler Arası İletişime Dair Sosyal Biliş Kuramı: Genel olarak bu kuram, “insanların başka insanlar hakkında nasıl düşündüğüne” ilişkin açıklamalar getirir. Bu kurama göre, eşini olduğu gibi kabul eden ve geleneksel rollere göre algılamayan çiftlerin evlilik doyumu daha yüksektir, çünkü eşin kendisine özgü özellikleriyle kabul edilmesi ona yönelik bağımlı ve kontrolcü davranışların olmadığını, aksine eşitlikçi bir yaklaşımın var olduğunu düşündürmektedir.
Bağlamsal Model: Eşlerden biri açık bir davranışta bulunduğunda diğer eşte hızlı duyusal ve bilişsel işlemler ortaya çıkar ve bu işlemler ise eşlerin davranışlarının oluştuğu bağlamla ilgilidir. Bağlam, evlilikteki davranışların işlenmesini etkileyen psikolojik koşullar ya da değişkenler olarak tanımlanır.
Bu kuramlar doğrultusunda evlilik doyumu pek çok araştırmaya konu olmuştur. Kuramsal modellerin sıkıcılığındansa saadete gelip evliliklerde neyin doyumu etkilediğini inceleyebiliriz.
- Evlilik süreçlerini uyumsuz olarak tanımlayan eşlerin, bağlılık ve evlilik doyum düzeyi daha düşüktür.
- Eşler arasındaki çatışmaların sıklığı ve yarattığı gerginlik düzeyi evlilik doyumu ile orantılıdır.
- Çağdaş ve eşitlikçi bir evlilik ilişkisinden eşlerin sağladıkları doyumun daha yüksek olduğu bulunmuştur.
- Küçük yaşta evlenme evlilik uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir.
- Eşlerin evişlerini paylaşmaları ve cinsel yaşamda anlaşmaları uyum düzeylerini önemli düzeyde etkilemektedir.
- Global mutluluk (ekonomik durum, iş, toplum, aile yaşamı, iş dışı aktiviteler, arkadaşlık) arttıkça evlilik doyumu artmaktadır
- Çocuksuz çiftlerin çocuk sorumluluğu ve sınırlılığı olmadığı için birlikte plan yapmaya ve konuşmaya daha çok vakitleri olduğu fakat evlilik doyumu açısından çocuklu eşlerin çocuksuzlara oranla daha yüksek evlilik doyumuna sahip oldukları bulunmuştur.
- Çocuklu çiftlerin evlilikleri konusunda daha az şikâyet ettikleri, daha az anlaşmazlık yaşadıkları ve boşanmayı daha az dillendirdikleri rapor edilmiştir.
- Çocukların bazı durumlarda evliliğin sonlanma riski üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. İlk çocuğun doğumu evliliğin sonlanabileceği ihtimalini kesinlikle azaltırken, birinci çocuktan sonraki doğumlar bunu tersine çevirmeye başlar.
- Çocukların 5 yaşından küçük olması evliliklerde ayrılmaları önemli şekilde azalttığı bulunmuştur.
- Kısa süreçte, çocuğun olması hali evliliğin devamını arttırırken, uzun süreçte çocuklar evliliğin devamını sağlayamamakta aksine ayrılmayı arttırmaktadır.
- Ailedeki çocuk sayısı ayrılmanın zamanını değiştirirken uzun süreçte ayrılma riskini değiştirmemektedir.
- Çocuk sayısı arttıkça evlilik doyumu düşmektedir.
- İsteyerek çocuk yapmayan kadın ve erkekler çocuk sahibi kadın ve erkeklere oranla daha yüksek evlilik doyumu bildirmişlerdir.
- Cinsiyetin evlilik doyumu üzerinde anlamlı bir etkisi bulunamamıştır.
- Kişilik özellikleri de evlilik doyumu için yüksek oranda belirleyici faktördür
- Evlilik süresi ile evlilik doyumu arasındaki ilişkinin incelendiği araştırmalara göre evlilik doyumunu zaman içerisinde U şekli çizdiği görülmektedir. Yani evliliğin en başında yüksek olan evlilik doyumu düşüşe, ardından tekrar yükselişe geçmektedir.