Nostalji ve Psikiyatri

Modern Psikiyatri gelişmeden ve DSM gibi kategorik sınıflama ve adlandırma kriterleri getirilmeden önce ruhsal patolojiler ne şekilde adlandırılıyordu? Bu sorunun cevabını araştırdığımızda karşımıza çıkan terimlerden biri de nostaljidir. Bu kavramı tarihsel süreçte ele alıp günümüzdeki halini bu yazıda değerlendirmek istedim.

Yunancada eve dönüş ya da birisinin anavatanına dönüşü anlamına gelen nostos ile acı, keder ya da ızdırap çekmek anlamına gelen algos köklerinin birleşmesi ile oluşan kelimedir.

Yurt özlemi, yurtsama, daüssıla, ifadeleri de bu anlamı karşılar. Diğer anlamı ise geçmiş bir zamana duyulan aşırı bir özlemdir.
Nostalji, kişinin yaşadığı olayların, anıların yeniden canlandırılması olarak açıklanmaktadır. Kişiye geçmişini hatırlatan bir fotoğraf, müzik, şarkı gibi bir uyaran ile anılar canlanmaktadır.

Nostalji sözcüğünü ilk olarak İsviçreli Doktor Johannes Hofer 1688’de yazdığı tıp tezinde kullanmıştır. Hofer nostaljiyi kişinin kendi memleketine geri dönme arzusundan kaynaklanan üzgün ruh hali şeklinde tanımlamıştır. Nostalji, şiir ya da siyasetten değil, tıp alanından gelmiştir. Yeni teşhis konulan bu hastalığın ilk kurbanları arasında, Basel’de okuyan Bern’li öğrenciler, Fransa ve Almanya’da çalışan hizmetkârlar ve ülke dışında savaşan İsviçreli askerler vardır.

O dönemki nostaljiden muzdarip olanların şimdiyle bağlarını kaybetmelerine yol açan hatalı temsiller ürettikleri öne sürülür. Yurt özlemi tek saplantıları haline gelmiştir. Hastalar cansız ve üzgün görünümde ve kayıtsızlardır. Geçmişle şimdiyi, gerçek ile hayali olanları birbirine karıştırıyorlardır.

Hofer’in yeni hastalığın adını koyması hem mevcut durumu tanımlamaya yardım etmiş hem de bu salgını çoğaltarak tüm Avrupa’ya yayılan bir olgu haline getirmiştir. Özellikle de dışarıda görev yapmaktan bıkmış askerler arasında, nostalji salgınına ondan da tehlikeli olan “sahte nostalji” salgını eşlik etmiş, yanlış temsillerin bulaşıcı niteliğini göstermiştir.

Nostalji; yurtdışında savaşan İsviçreli askerlerde teşhis edilen “memleket özlemi hastalığı” için kullanılan ilk nostalji tanımından, nostalji sözcüğünün mekânsal boyuttan zamansal boyuta taşınışı ve “geçmişe duyulan özlem” hastalığının adı haline gelmiştir

İsviçre’li doktor Hofer, sıla hasretinin özgürlük ve memleket sevgisini ifade ettiğine inanırken, ondan iki yüzyıl sonra Amerikalı askeri doktor Theodore Calhoun nostaljiyi erkeklik noksanlığı ve eskimiş tutumları açığa çıkaran utanç verici bir hastalık olarak değerlendirmiştir. Calhoun’a göre bu hastalık zihinseldir ve zayıf iradenin bir göstergesidir.

On dokuzuncu yüzyılda iyimser doktorlar nostaljinin evrensel ilerleme ve tıptaki gelişimle birlikte düzeleceğine inanıyorlardı. On sekizinci yüzyıldan itibaren, nostaljiyi tanımlama görevi  doktorlardan şairlere ve filozoflara geçmiştir. Hastalık belirtisi, bir duyarlılık göstergesi olarak ya da yeni yurtseverlik duygusunun bir ifadesi olarak görülür olmuştur. Nostalji salgını artık tedavi edilecek bir hastalık değil, olabildiğince yaygınlaştırılacak bir şey halini alır. Nostalji sözde bir hastalıkla iyileşme hikâyesi olarak değil, geçmişle bir aşk hikâyesi olarak yeni bir edebi tür kapsamında ele alınmaktadır.

İnsan kendi ocağına dönmeyi şiddetle arzular, ruhsal anlamdaki vatanına dönmek ister, romantik tavrın bağrında görülen şey de özellikle nostaljidir. Şimdiki zamanda eksik olan şey, vaktiyle az ya da çok uzak bir geçmişte vardır. “O eski bayramlar neredeydi” “biz gençken böyle miydi” tarzında söylemlere neden olan bu geçmişin temel özelliği, şimdiki zamandan farkıdır.

Nostalji ideal geçmişe değil, geçmişten bugüne ulaşan zamana ve onun kayıp potansiyeline duyulan bir nostaljidir.

Nostalji hastalığının doğuşu savaşla bağlantılıdır. Dünya savaşlarına ve felaketlere tanık olan yirminci yüzyılda, kitlesel nostalji patlamaları çoğunlukla bu tür felaketlerin ardından gelmiştir.

Alman filozof, sosyolog ve psikologların oluşturduğu Frankfurt Okulu’nun değerlendirmelerine göre nostalji “melankolik düşünürlerin” başta gelen hastalığıdır. Nostalji, dünyanın yaşadığı dehşetlere tepki olarak makul ve zeki insanların melankolik umutsuzluğa düşmesi olarak tanımlanabilir. Bu melankoli olumlu bir ahlaki değer olarak görülmüştür. Melankoli, Avrupa tarihinde uzun bir dönem boyunca zeka, akıl ve öngörüşlülükle yakından ilişkilendirilmiştir.

Peki biz geçmişteki nostalji hastalarını şimdi görsek ne tanı koyardık? Depresyon veya Anksiyetenin tanımlanmadığı fizyolojisinin ve nörobiyolojisinin bilinmediği, hiçbir ilacın olmadığı bu dönemde bence iyi iş çıkarmışlar. Şimdi olsa “depresif duygu durum ile seyreden uyum bozukluğu”, “depresyon” veya “karışık anksiyete ve depresif bozukluk” şeklinde tanımlayabilirdik.

Günümüzde Nostalji şeklinde yakınmaları olan kişilere baktığımızda; ince fikirli, naif, mükemmeliyetçi, vefalı ve aşırı vicdanlı kişiler olduğunu söyleyebilirim. Bu özelliklere sahip kişiler depresyona bilişsel (ve istatistiki) olarak ta yatkın kişiler olduğundan sıklıkla Depresif duygu durum içinde görmek mümkündür. Eskilerin bir melankoli çeşidi olarak tanımladıkları nostalji duygusunu bilişsel müdahaleler ile yönetmek fayda verecektir. Bu anlamda bilişsel yaklaşımlara cevap iyi seyretmektedir.

DR.Sabri Burhanoğlu - Randevu Al