Psikolojik Kaşınma (Psikojenik Pruritus)
Deri hastalıklarının en sık görülen semptomu olan kaşıntı ya da pruritus, kaşıma isteğine neden olan rahatsızlık verici duyu olarak tanımlanmaktadır.
6 hafta veya daha fazla süren kaşıntılar kronik pruritus, daha kısası akut pruritus olarak değerlendirilir. Birçok kaşıntı türü olmakla birlikte bu yazının konusu Psikojenik kaşıntıdır. Psikojenik kaşıntı ruhsal kökenli bozukluklardan kaynaklanan kaşıntı türüdür.
Kaşıntının Psikiyatri ile ilişkisi
Kaşıntı, hasta tarafından iyi tanımlanan bir duyu olmasına rağmen tıp dünyasının bu konudaki bilgileri sınırlıdır. Dermatolog hastanın öyküsü, yapılan fizik muayene ve laboratuvar tetkikleriyle eğer neden organik bir nedense tedavisini yapar. Psikiyatrik bozukluklarla ilişkili kaşıntılarda tanısal sınırların çizilmesi zordur. Bazen kaşıntıda organik hastalık ve psikiyatrik bozukluk bir arada ortaya çıkar, bu durumlarda tablo daha da karışık bir hal alır.
Psikiyatrik ve psikolojik faktörlerin kaşıntıyı oluşturabileceği veya ortadan kaldırabileceği sağlam kanıtlarla ortaya konmuştur. Psikiyatrik faktörler, birçok mekanizmayla kaşıntı algısını etkileyebilir. Yakın dönemde yaşanmış stresli yaşam olayları ile kaşıntı arasında bağlantı vardır.
Yapılan çalışmalarda kızgınlık ve öfke gibi duyguları bastırma ve aşırı özverili, fedakar, hayır diyemeyen yapıya sahip kişilerde kronik kaşıntı görülebilmektedir.
Kişinin kendi duygularını ifade edememe olarak tanımlanan aleksitimi durumu, kronik kaşıntı ile ilişkilendirilmiştir.
linkini ziyaret edebilirsiniz.
Kronik idyopatik pruritus
Kaşıntıya neden olabilecek diğer faktörlerin dışlanmasından sonra konulabilecek tanıdır. Çoğu zaman deri sağlıklı görünümdedir. Jeneralize veya lokalize olabilir. Kadınlarda biraz daha fazla görülmektedir. Kaşıntı, hastaların büyük bir kısmında her gün olmak üzere daha çok akşamları ve geceleri görülür. Kaşıntı uyumayı engelleyebilir.
Psikodermatolojinin kurucularından Hollanda’lı psikiyatr Herman Musaph, 1967’de ilk kez ‘psikojenik pruritus’ terimini ileri sürmüştür. Psikojenik pruritus, organik nedenlerle açıklanmayan, psikolojik etkenlerle tetiklenen ya da şiddeti artan ve süregenlik kazanan kaşıntı türüdür. Saf psikolojik veya saf psikiyatrik kaşıntılardır.
Psikojenik pruritusla birlikte en sık görülen psikiyatrik bozukluklar, depresyon, anksiyete bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluktur. Psikiyatrik bozuklukların dışında ruhsal stres de önemli bir kaşıntı artırıcı etkendir.
Psikojenik pruritusta Aleksitimi belirgindir. Özellikle agresyon, sevgi gereksinimi, gücenme, kızgınlık duygularını direkt ifade edememektedirler. Kaşıntının ortadan kalkabilmesi için bu çatışmaların işlenmesi gerekir. Hasta kendini yolarak değil cümleleri ile duygularını ifade etmeyi öğrenmelidir.
Depresyon hastalarındaki karamsarlık ve değersizlik duyguları, serotonin ve dopamin salınımı ile ilişkili olup, aynı nöromediyatörler kaşıntının oluşumunda da rol oynamaktadır.
Psikolojik Deri yolma
Nörotik ekskoriyasyon; karşı konulamaz bir şekilde kaşıma ve koparma isteğiyle, hastaların kendileri tarafından oluşturulan tablodur. Psikojenik ekskoriyasyon, akne ekskoriye, kompulsif deri yolma, dermato-tillomani gibi terimlerle de adlandırılır. Dermatoloji kliniklerinde %2 oranında görülür. Kadınlarda, erkeklere oranla daha sık rastlanır. Ortalama başlangıç yaşı 15 ile 45 yaş arasında değişmektedir. Belirtilerin ortalama süresi 5 ile 20 yıl arasında değişmektedir. Lezyonlar ellerin kolay ulaşabileceği yerlerde, yüzde, ve sırtın üst kısmında görülür.
Nörotik ekskoriyasyonun,
psikodermatolojik hastalıklar sınıflandırılmasında belirgin bir şekilde ruhsal
kaynaklı olduğu vurgulanmakta ve psikiyatrik problemler nedeniyle ortaya
çıkan dermatolojik sendromlar grubunda yer almaktadır.
Biz bu bozukluğu Obsesif-kompulsif bozukluk ve dürtü kontrol bozuklukları spektrumundan
bir rahatsızlık olarak değerlendirmekteyiz. Hastalar yaralarını (aslında kendi
yarattıkları) veya sivilcelerini yolduklarını belirtirler. Derilerini soyma
davranışlarına bir bahane bulurlar. Bazı hastalarda da dürtü kontrol
bozukluklarının özelliklerini taşırlar, otomatik olarak derilerini
yolduklarını, bazen deri yolma öncesi gerginlik yaşadıklarını, hemen
sonrasında rahatladıklarını ya da geçici olarak zevk aldıklarını ifade
etmektedirler. Psikososyal stresler atakları tetiklemektedir. Kaşıntılar
ataklar şeklinde, duygusal durumla yakından ilişkilidir. Dinlenme esnasında
sık, dikkatin başka konulara çevrildiği anlarda az olur. Bu hastalar genel
olarak aşırı duyarlı, çekingen, kendini suçlayıcı, katı, takıntılı,
mükemmeliyetçi, hata yapmaktan korkan, eleştiriye duyarlı, kendine güveni
az, duyguları bastırılmış kişilerdir. Hastaların yarısından fazlasında
beraberinde dudak ısırma, diş gıcırdatma, yanak çiğneme, tırnak yeme, parmak
emme ve parmak tıklatma öyküsü mevcuttur.
Delüzyonel parazitoz
Sanrı ya da delüzyon; bir kültür içinde paylaşılmayan, gerçeğe uymayan, mantıklı düşünceyle değiştirilemeyen, direnen bir inanış olan düşünce içeriği bozukluğudur. Delüzyonel parazitoz ise; tıbbi bir kanıt olmamasına karşın etrafının yaşayan organizmalar tarafından sarıldığına dair sabit inanışlardır. Yaş ilerledikçe kadınlarda daha sık görülmektedir. Delüzyonel parazitozda; kaşıntı, batma, yanma gibi belirtiler görülebilir. Derilerinde böcek dolaşması, ısırması gibi durumları hissettiklerini söylerler. Ender olarak işitsel varsanılar ve kendine zarar verici davranışlar da eşlik edebilir. Lezyonlar sıklıkla hastanın kolay ulaşabileceği bölgelerde bulunur.
Genel olarak tüm kaşıntı tiplerinde:
Kaşıntıyı artıran dışsal sebepler arasında; aşırı soğuk, kuru ortamdan nemli
ortama hızlı geçiş, sıcak su, yünlü giysiler, hayvan tüyleri, sabunlar,
dezenfektanlar, ilaçlar, sıcak içecekler, baharatlı yiyecekler ve alkollü
içecekler sayılabilir.
Kaşıntıyı artıran içsel sebepler arasındada; terleme, viral/bakteriyel enfeksiyonlar,
deri kuruluğu ile duygusal stres, depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik
faktörler sayılabilir.
Kaşıntı şikayeti ile gelen hasta ayrıntılı bir şekilde değerlendirilimelidir. İyi bir öykü alınmalıdır. Öyküde; kaşıntının başlama şekli, süresi, yayılımı, şiddeti, artıran veya azaltan faktörler, günlük veya mevsimsel değişiklikleri ile hastanın kaşıntıyı tanımlama şekli öğrenilmelidir. Ayrıca hastanın mesleği, hobileri, banyo yapma şekli, genel sağlık durumu, önceki yapılan değerlendirmeler, kullandığı ilaçlar, geçirdiği ameliyatlar, allerjiler, ev hayvanları ile aile, seyahat, uyuşturucu ve cinsel temas öyküsü sorgulanmalıdır.
Kaşıntıda tedavi
Hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen kaşıntı, kronik bir hal aldığında medikal tedavinin yanında kaşıntıyı uyaran faktörlerin de belirlenmesi gerekir. Kaşıntının semptomatik tedavisinde alınması gereken bazı önlemler vardır; sık, uzun süreli, sıcak duşlar yerine seyrek, kısa süreli, ılık duşlar alınmalıdır. Kurutucu sabunlar kullanmaktan kaçınmalı, duştan hemen sonra nemlendiriciler kullanılmalıdır. Derinin kuruması kaşıntıyı arttıracağından düzenli olarak nemlendiriciler kullanılmalıdır. Sentetik ve yünlü giysiler yerine pamuklu veya ipek, esnek giyecekler seçilmelidir. Çamaşırlar yıkandıktan sonra iyice durulanmalıdır. Sıcak ve baharatlı yiyeceklerle alkolden uzak durulmalıdır. Aşırı yorgunluk ve stresten kaçınılmalıdır.
Topikal tedavi de nemlendiriciler, kapsaisin, doksepin krem, topikal aspirin, immün düzenleyiciler dermatologlar tarafından genellikle verilmektedir.
Sistemik ilaçlarda; antihistaminikler, kortizon hapları, talidomid, Antidepresanlar (trisiklik, SSRI veya SNRI grubu) kullanılabilir. Bunların yanında anksiyolitikler, antipsikotikler ve antiepileptiklerde fayda vermektedir.
Psikoterapide duygu-düşünce ifadesi çalışılarak Aleksitimi çözülmeli, varsa bilişsel çarpıtmaları çalışılmalıdır. Psikosomatik bozuklukların oluş mekanizmaları konusunda hastaya farkındalık geliştirilmelidir. Deri yolma benzeri ağır obsedan semptomlar dışındaki semptomlar ilaç + psikoterapiye iyi yanıt vermektedir. Deri yolma Obsesif Kompulsif bozukluk gibi tedavi edilmelidir.