Serotonin Nedir?

Hastalarla psikoterapi sırasında depresyon, panik atak, anksiyete ve takıntı gibi durumları konuşulurken sık sık serotonin kelimesi geçmektedir. Doğal olarak danışanlar sürekli serotonin ile ilgili belki de bilmeleri gerekmeyen şeyler sormaktalar. Bu yüzden bu yazıyı yazma gereği duydum.

Serotonin 1937 yılında barsaklarda düz kas kasıcı özellikli bir madde olarak bulunup önce enteramin olarak adlandırılmış, damar duvarında düz kas yapıcı özelliğinden dolayı da hipertansiyon yapıcı molekül olarak tariflenmiştir. 1953 yılında serotonin beyinden izole edilmiş ve santral sinir sistemi bozuklukları ile ilgisi olabileceği düşünülmüştür.

C10 H12N2O kimyasal yapısına sahip serotonin yapı olarak bir indoletilamin dir. Kimyasal yapısı 5- hidroksitriptamin (5-HT) olarak bilinmektedir. Serotoninin beyindeki etkilerinden önce vücutta ne yaptığına bakmamız lazım.

  • Kalpte kasılma sayısını ve kasılma gücünü arttıran bir etkisi vardır.
  • Kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerden olan trombositlerdeki agregasyonda rol oynar.
  • Gastrointestinal sistem düz kasların kasılmasına yol açar, peristaltizmi kolaylaştırır.
  • Bronş düz kaslarını az miktarda kasıcı yönde etki gösterir.  

Santral sinir sisteminde bulunan serotonerjik nöronların uyku, ruh durumu, iştah, öğrenme, bellek, vücut ısısının düzenlenmesi, nöroendokrin kontrol, kusma gibi birçok olay ile bağlantısı olduğu gösterilmiştir.

Serotonerjik yolaklar, santral sinir sisteminde başlıca Raphe’den, ponsun orta kısımlarından ve üst beyin sapından başlar.
Nörotransmitter dediğimiz beyinde iletimi sağlayan maddeler etkilerini reseptörler aracılığı ile gösterirler. Reseptörler belirli bir makromolekülün özel aktif bir kısmını oluşturan ve özgül aktif endojen madde veya etken molekülleri seçici bir şekilde yüksek affinite göstererek bağlayan ve etkinin başlamasına aracılık eden noktalar olarak tanımlanır.

Serotonerjik reseptörler Serotoninin farklı yerlerde farklı etkilerden sorumludur. Aşağıdaki tabloda bu reseptörleri görebilirsiniz.

Serotonin, esansiyel bir amino asit olan L- Triptofandan sentezlenir. Triptofan yiyeceklerle alınır. Triptofanın metabolik aktivitelerinde serotonin biyosentezi küçük bir yer teşkil eder. Vücuda giren triptofanın yalnızca %2 kadarı serotonin biyosentezinde kullanılır. Günlük olarak 10 mg. serotonin bu yolla elde edilir. Triptofanın önemli bir kısmı protein sentezinde kullanılır.

Serotonerjik hücrelerdeki Triptofan Hidroksilaz enzimi triptofandan serotonin biyosentezinde ilk ve hız sınırlayan enzimdir. Triptofanın, 5-hidroksitriptofana dönüşmesini sağlar. 5-hidroksitriptofanın aromatik L-amino asit dekarboksilaz enziminin katalizlemesi sonucu dekarboksilasyonuylada serotonin meydana gelir. Bu reaksiyonun koenzimi B6 vitaminidir.

Serotonin Biyosentezinin Regülasyonu

Yiyeceklerle alınan triptofan miktarının artmasıda serotonin seviyelerinin artmasına yol açmaktadır. Triptofan albumine parsiyel olarak bağlanmaktadır. Plazmadaki serbest triptofan miktarı beyin hücreleri tarafından triptofan alım hızını belirlemektedir. Beyin hücreleri tarafından triptofan alımını ve buna bağlı olarak serotonin sentezini etkileyen diğer bir durum ise triptofanın proteine bağlanmasını etkileyen çeşitli faktörlerdir. Bazı ilaçlar, serbest yağ asitleri bu faktörlerden sayılabilir. Vücuttaki serotoninin yaklaşık %80’i barsaklardaki enterokromaffin hücrelerde bulunur.

Plazma serotonin düzeylerinin yükselmesi tehlikeli olacağından çeşitli “hızlı klirens” mekanizmaları kullanılmaktadır. Bu amaçla trombositlerde “aktif” serotonin uptake sistemi bulunur, karaciğer serotonini katabolize eder, pulmoner endotel hücreleri serotonini tutar ve spesifik moleküller serbest serotonini bağlarlar. Karaciğer ve akciğerlerde ki inaktivasyonla karşılaştırıldığında, trombositlerin serotonin uptake’i nispeten yavaş bir eylemdir.

Serbest formdaki serotoninin yaklaşık %50’sinin 60-120 saniye içerisinde trombositler tarafından tutulduğu hayvan deneyleri ile gösterilmiştir. Trombositler tarafından alınımı temel olarak aktif transport mekanizmasıyla olur. Trombositlerin içerisindeki serotoninin yarı ömrü yaklaşık 4,5 gündür; buda yaklaşık olarak trombositlerin yaşam süresine eşittir. Plazma serotoninin önemli bir bölümünü temizleme kapasitesi karaciğerdedir. Karaciğerde serotonin 5-HİAA (5-Hidroksiindol asetik asit)’e dönüşmek suretiyle metabolize olur. Akciğerler aracılığıyla dolaşımdaki serotoninin ortamdan uzaklaştırılması da oldukça hızlı bir sistemdir.
Bu bilgiler ışığında bazı sık sorulan soruları cevaplayayım;

Soru: Birçok psikiyatrik rahatsızlıkta Serotonin rol oynuyorsa bunu dışardan alabilir miyim?
Cevap: Hayır! Serotonin içeren bir şey yesek veya damardan serotonin alsak bile bu beyine ulaşmaz, beyindeki serotonin miktarına etkili değildir.

Soru: Serotoninin büyük kısmı barsakta sentezleniyorsa barsaklara iyi bakarsam ruhsal hastalıklar oluşmaz, oluşursa da düzelir mi?
Cevap: Beyinle barsak ilişkilidir doğru ama tersten

yazısında bu ilişkiyi okuyabilirsiniz. maalesef barsaklarda üretilen serotonin beyine fayda edemiyor.

Soru: Serotonin i arttırmak için ne yapmalıyız?
Cevap: Yeterli alım yoksa Triptofan aminoasidi içeren besinler tüketmeliyiz. Eğer eksikse B6 vitamini almalıyız. Genelde serotonin içerdiği şeklinde bilinen gıdalar aslında Triptofan içeren gıdalardır.

Soru: Triptofan en çok hangi gıdalarda var?
Cevap: Protein içeren gıdalarda bol bulunur. Kümes hayvanları, balık, ıspanak, soya, yumurta ve bazı bitkisel proteinlerde bulunur.

DR.Sabri Burhanoğlu - Randevu Al